Harput Kalesi’nin tarihi M.Ö 8. yy’lara dayanıyor. Dönemin Urartu krallığı tarafından kurulan bu kalenin yapımında su kıtlığı çekildiği, akabinde harcının süt ile yapıldığı ve hatta buna bağlı olarak ‘’Süt Kalesi’’ olarak adlandırıldığı rivayet ediliyor. Öncelikle söylemeliyim ki bu kalenin tamamı ücretsiz geziliyor. Ücretsiz olduğu için ve iyi korunamadığı için bazı yerlerinde sprey boyalarla yazılar ve yere atılan çöpler bizi epey üzdü. Gelelim yapılış dönemlerine; su kıtlığı çekildiği için ilk inşa amacı su arkı ve ambar olan bir sarnıç iken ileriki dönemlerde zindan olarak kullanılıyor. İçeriye doğru başımızı azıcık uzattığımızda tüylerimiz diken diken oluyor çünkü enteresan hikayesi olan ve tarih kokan yapısı sizi adeta alıp olayların yaşandığı yıllara götürüyor.
Haçlı Ordusu Komutanları Esir Edildi
Dönemin Artuklu emiri Belek Gazi’nin hükümet merkezi olan Harput Kalesi’nde Haçlılar ile yaptığı savaşta Kudüs Kralı II. Baudouin, Urfa Kontu Jocelin de Courtenay ve Birecik Senyörü Galeran du Puiset’ i ayrıca pek çok Haçlı ordusu general ve şövalyelerini rehin almış ve Harput Kalesi zindanlarına hapsetmiştir. Hatta zindanda yapılan kazı çalışmalarında -burası çok ilginç- esirlere yemeleri için atılan hayvan üreme organı fosilleri bulunmuş. Sarnıç ve zindanın yapısı 66 m uzunlukta 112 m derinlikte ve 112 basamağı bulunuyor.
Günümüze gelene kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan bu kale farklı dönemlerde birkaç kez restore edilmiş. Dış surları tamamen yıkılmış halde ancak iç kısımlarda kazı çalışmaları devam eden, bünyesinde hastane, tahıl ambarı, darphane, su sarnıcı, cephanelik, cami ve çok sayıda sivil yapı bulunan Elazığ’ın ilk merkezi yerleşim alanını oluşturuyormuş. Panoramik Elazığ manzaralı bu bölgede tüm kurak dağları, yer yer değişen toprak rengini, Dabakhane’nin şifalı sularıyla oluşan vadinin yeşerttiği toprakları bu bölgeden çok rahat gözlemleyebilir, birbirinden güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. Günümüzde halihazırda halka açılmamış alanları biraz fazla olsa da çok kısa zamanda kazı ve restorasyon çalışmalarının tamamlanıp UNESCO geçici listesinde bulunan Harput Kalesi’nin birçok alanının ziyaretçilere açılması planlanıyor.
Elazığ Adeta Dinler Şehri
Harput Kalesi’nin hemen doğu yamacına doğru indiğinizde sizi Meryem Ana Kilisesi karşılıyor. Birden fazla din mezhebine sahip ve buna rağmen bir arada yaşamayı en güzel şekilde sağlayabilen Elazığ halkının bir kesimi için dini boyutta önem teşkil ediyor. Meryem Ana Kilisesi, Kızıl Kilise, Süryani Kilisesi ve Yakubi Kilisesi adlarıyla da anılıyor. Süryani inancı için önemi büyük kutsal mekanlardan sayılan bu kilise sadece yöre halkının değil tüm dünyadan gelen konukların ilgisini çekiyor. Kalenin ayaklarında bulunan bu yapının ilk olarak kaledeki putperestler tarafından putların saklanması için kullanıldığı düşünülüyor. Sonradan ilave edilen dehlizden ancak eğilerek girilebilecek kilisenin iç kısmı beklenenden çok daha büyükmüş. Dört ana bölümden oluşan kilisenin yılda bir defa -15 Ağustos- bereket duasının yapıldığı ayin amacıyla açıldığı söylendi. Bu yüzden bizim görme imkanımız maalesef olmadı. Ancak bir dahaki Elazığ seyahatlerimizde mutlaka tarihi uydurup Kilise’nin içini gezmeyi plânlıyoruz.